Çıktım tavan arasına, bir kırık sandık buldum.
Açtım baktım: İçinde bir kırık; altın.
Almayacaktım ama aldım, Sarıdır diye,
Oradan gittim İstanbul’a, bir kâse yoğurt aldım, Durudur diye,
Dokuz yüz doksan dokuz testi su kattım, Koyudur diye,
Sultan Ahmet minarelerini belime soktum, Borudur diye,
Tophane güllelerini cebime doldurdum, Darıdır diye,
Nacağı aldım kapalı çarşıya vardım, Korudur diye,
Akdeniz’e girdim, Kıyıdır diye,
Ortasına bastım, Kurudur diye,
Selimiye Camisinin duvarına dayandım, Yalıdır diye,
Ahır Dağı’na bir tekme vurdum, Geri dur diye,
Bir atım vardı, satıcı oldum, almadılar, Dorudur diye…
Derleyen (Boratav, 1992, 60-61)
Güzel tekerlemeler,
Uzun tekerlemeler
Etiketler : Güzel tekerlemeler
Uzun tekerlemeler
0 yorum:
Yorum Gönder