Kisa Tekerlemeler

Ağlama yavrum ağlama
Üç gün kaldı bayrama

Kabaramazsın kel Fatma
Annen güzel sen çatla

Ayağımın altında davul
Evine gitmeyen gavur

Ayıp ettin Şemsettin
Vidaları gevşettin

Yedi kere yedi kırk dokuz
Nereden geldin bitli domuz

Havada bulut
Sen onu unut

Elmayı soy da ye
Armudu say da ye

Haramzade Pazar bozar
Helalzade Pazar yapar

Elma armut
Kel Mahmut

ibrik lüle
Ala vere
Gide gele
Dıngıl mıngıl
Fıs

Adam adamı bir kere aldatır.

Aç at yol almaz, aç it av almaz.

Ağaçtaki yemişleri toplayalım, ben şu dala, sen bu dala.

Ak balkabak boz balkabak, boz balkabak, ak balkabak

Aksak sarı sarsak, sarsak sarı aksak.

Aksaray’da akar çesme aksa raylar bozulur.

Anam bağda, öküz dağda; at harmanda, inek damda.

Armut piş, ağzıma düş

Ayşe Fatma dinkilim kutlu, kel mutlu.

Az kaz uz kaz, boyunca kaz.

Bala tadı baldadır. Balanın bal tadanı, adamı yaman aldatır.

Baş mı ak, saç mı ak?

Ben bademe baktım, badem bana baktı ben bademden bıktım, badem benden bıktı.

Bol bol yiyen, bel bel bakar.

Boşu beş tas, beşi boş tas.

Beni beğenmeyen mestan, yüzü görünmez pasdan

Bir dalda kırk kartal, kırkı konar kırkı kalkar.

Bu bankaya eski veznedar gelecek, bu bankaya eski vezne dar gelecek.

Çatalca’da çarpık çoban çatal yapar, çatal satar

Çift civciv, çift çift civciv, üç çift civciv.

Çiftçi çiftin çiftledi, çift çiftin sürükledi

Damdan bir damla düştü, şip benim alnıma, şip anamın alnına

Damla damla göl olur, damlacıktan sel olur.

Denizi çorba ettik, gemiyi kepçe ettik. Yedik, içtik yüzümüz gülmedi

Dereden siz gelin, tepeden ben. Anasını siz sevin kızını ben. Sandığa siz
girin, sepete ben

Doğan doğandan tatlı, doğacak ondan tatlı.

Dolu tas boşa, boş tas aşa.

Derdim var dert dert üstüne, derman ararım dert üstüne

Doğan doğandan tatlı, doğacak ondan tatlı.

Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.

Elâlem bir ala dana aldı ala danalandı da, biz bir ala dana alıp ala danalanamadık

Gara gara gartallar, Garacadağ’da kanat çırpanlar

Gelirse hana boş, gelmezse daha hoş.

Götür küpü dök küpü, getir küpü sök küpü.

Guyuya indim silindim silkindim çıktım.

Gül güllükte, kül küllükte

Gül dibi gibi, bülbül dili gibi, gül dibi bülbül dili.

Getirince el getirir, yel getirir, sel getirir; götürünce el götürür, yel götürür, sel götürür.

Hapı yuttu Haldun, hap hup etti Sadun.

Haraya girdim, sildim, silkindim, çıktım.

Hayırlının hayrına, hayırsızın şerrine.

Hakim hakem, hakem hakim gerek.

Her kadın hanesinin hem hanımı, hem halayığıdır.

Herkes gayganalandı da, biz gayganalanamadık.

Hımhım ile burunsuz, birbirinden uğursuz.

Herkes lahana alıp lahanalanmış, biz de lahana alıp lahanalalım mı?

Herkes mıhlamalandı da, biz mıhlamalanamadık.

Hopalı Hamit’in hop hop atar yüreği, Hataylı Hasret’in hep söyler dili.

Herkes lahana alıp lahanalanmış, biz de lahana alıp lahanalalım mı?

Herkes mıhlamalandı da, biz mıhlamalanamadık.

Hopalı Hamit’in hop hop atar yüreği, Hataylı Hasret’in hep söyler dili.

Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları iklim tıklım ılgın kaplıdır.

İbiş ile Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi mahkemeleşmemiş
mi?

İki emini bir yemin aralar.

İlle samur samur diye sandıcağım, hayaliyle yandıcağım.

İsa Musa köse, bu işte böyle oldu her neyse.

İstediğini söyleyen istemediğini işitir.

İş ister işten kaçar.

Kahve tütün, keyifler büsbütün.

Kapı ardında yarım yağlı yalak kırığı

Kapı arkasına yalak koydum, öte yalak beri yalak ararım.

Kara kara kartallar, karlı sulu tarlalar ararlar.

Kara üzümün kartlaşmamışcası.

Kalbur tekerlendi, öküz ölecek; senin ne halin var bana gülecek?

Kambur Kadriye kavanozu kırdı, kırığını kırığına kattı kaçtı kayıp.

Kartal kalkar dal sarkar, dal kalkar kartal sarkar.

Kaynayan kazan kapak tutmaz.

Kel keyfince kendi düşer, kendi kalkar.

Keskin kılıç kınını kesmez.

Keşkekçinin keşkeklenmemiş keşkek kepçesi.

Kıkırdadın da mı kurudun kara kuru, kuru kara ağaç, kıkırdamadın da mı

kurudun kuru kara, kara kuru ağaç.

Kırk kantar kırkar kırkar kantar tartar.

Kırk kartal, kırk kanadı kırık kartal, dal sarkar kartal kalkar.

Kırk kartal, kırk kanadı kırık kartal, kırkı kalkar, kırkı konar.

Kırk küp kırkının da kulpu kırık küp.

Kırk yılın başı, Hasan’ın kabak aşı.

Kötü bu kötü, anladım kendi kötü.

Küpe küp deyince küp sahibi dip der.

Kürek sapı uzun olur, sızıltısı güzün olur.

Kürsü etrafında dizelenirler, yanılan cereme virecek.

Lâfın azı özü, çobana verme kızı, ya koyun götürür, ya kuzu.

Lâf lâfı açar, lâf da kutuyu.

Lâleler lalamın elinde lâl olur.

Leyleğin ömrü lâk lâkla geçer.

Mangal kıvılcımlatıcılarından mısınız; kapı gıcırdatıcılarından mısınız?

Melek, elek eleye eleye, öğüt verirdi eri, eli eğri Ali’ye.

Mendilim menevişli, mendilde oya işli. Memnun oldum tanıştığıma Memduha Menevişli.

Muş Paşası hoşaf tası.

Müsliften medet, münafıktan nasihat beklenmez.

Nankör nalbant nalları nallamalı mı, nallamamalı mı?

Nargilemin altı derya, üstü ateş, cümlemiz kardeşiz kardeş.

Ne at kaç, ne al kaç.

Ne cezveyi köpürdetebildim, ne kahveyi höpürdetebildim.

O yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan.

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.

Oğlum oldu oydu beni, kızım oldu soydu beni.

Öküz ölür gönü kalır, yiğit ölür ünü kalır.

Pasaklı pinpon pislikten paklandı.

Parayı paraya verin, parayı araya vermeyin.

Penceredeki tekir kedi tenceredeki eti kendi kendine yedi.

Pireli peyniri, perhizli pireler tepelerse, pireli peynirler de, pır pır pervaz
ederler.

Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.

Saç sakal kar sanki, saçsa kalkar sanki.

Saçmalamalı mı, saçmalamamalı mı?

Sarı Dayı Sarı Dayı! Ne sarı, kuru darı, bu darı be dayı.

Saza sazla, söze sözle mukabele etmek gerek.

Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa.

Serçe ile söyleşenin sesi semadan gelir.

Sıcak ekmek pekmezsemiş, pekmez sıcak ekmek istemiş.

Sizler de çekoslavaklaştıramadıklarımızdan mısınız?

Siz bizim hısmımızmışsınız, biz bilememişiz.

Soğutulmuş üç tunç tas has kayısı hoşafı.

Su şişesi, Muş Paşası.

Sudan çıktı iki su şadısı; biri erkek su şadısı, biri dişi su şadısı.

Şapka fesin yanında, şap kafesin yanında.

Şemsi Paşa Pasajında sesi büzüşesiceler.

Şeytan da şeytan amma, kadın daha şeytan.

Şinasi şu senin son şansın.

Şiş şişeyi şişlemiş, şişe keşişe kiş demiş.

Şişçi Seyyid Şerif.

Şu ağacı budamalı mı, budamamalı mı?

Şu ateşi kıvılcımlandırmalı mı, kıvılcımlandırmamalı mı?

Şu benim elimdeki şimşir kaşık, şıp benim alnıma, şıp anamın alnına.

Şu çaydan ben bir tepsi kum aldım. Ben bu kumu yerim ben bu kumu
yurum.

Şu çocuğu gıdıklasak da mı güldürsek, yoksa gıdıklamasak da mı
güldürsek?

Şu çit kimin? Çötenin. Çötenin çitini sökelim, bizim çite dikelim.

Şu duvarı badanalamalı mı , yoksa badanalamamalı mı?

Şu kapıyı açmalı ama tırmalamalı mı, tırmalamamalı mı?

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi.

Şu tesbihi imamelemeli mi, yoksa imamelememeli mi?

Şu yamayı şu köseleye yamamalı mı, yoksa yamamamalı mı?

Şu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamadan mı saklasak?

Şuraya bir camış basmış, amma nasıl bir basış basmış.

Tencere tava her biri ayrı hava.

Tazıya tavşanı tutturan, iki tarafın hay huyudur.

Umdum umdum geri yumdum.

Üç tas has hoşaf.

Üç tunç tas, saf has kayısı hoşafı.

Ver Allah’ın verdiğine, vur Allah’ın vurduğuna.

Yağmur yağarsa raylar ıslanır, yağmur yağarsa saraylar ıslanır.

Zâlim zulmünü zulmette zulm için yapar.

Zaman saman satar, saman zaman satar.

Zemzemedeki zemzem zelzelede zemzemlikten çıktı.

Zeyrek’teki zelzeleden sonraki zelzeleler de zarara sebep oldu.

Zır deli zırzır deli, hınzır deli.

Kısa Tekerlemeler 2

 

© 2011 Tekerlemeler - Düzenleyen Derin | Telif Hakları | Site Haritası

Site Hakkında | İletişim | Bize yazın